iOS 7 sonunda hayatımıza girdi

Apple’ı diğer firmalardan ayırıp farklı bir yere koymamızın esas nedeni, her ne koşulda olursa olsun uçtan uca tasarlanmış ve herşeyin üzerinde tutulmuş bir müşteri deneyimini tüketicilerine sunmasıdır. Bu nedenledir ki Steve Jobs, Alan Kay’ın ünlü bir alıntısını bir çok yerde kullanmış ve altını çizmiştir: “Yazılım konusunda ciddi olan şirketler kendi donanımlarını da üretmelidirler” Bu alıntı uzun yıllar önce 1980’lerde söylenmiş olsa bile şu anda pazarda Apple’ın tek rakibi olarak gözüken Samsung&Google işbirliğine yapılabilecek en büyük eleştiri olarak da güncelliğini koruyor.
 
iMac, MacBook, MacBook Air, iPhone, iPad ve iPad Mini gibi tasarım harikası ürünler ile insanların ilgisini ve hayranlığını çok hızlı bir şekilde ele geçiren Apple bunun yanında GUİ (Grafik Kullanıcı Arayüzü)’nü de geliştirmiş ve son kullanıcının hizmetine sunarak onları siyah ekran üzerindeki yeşil kodlardan kurtararak modern anlamda kişisel bilgisayarların temelini atmayı başarmıştır.
 
iPhone ve iPad’in arayüzü iOS, 2007 yılında ilk tanıtıldığı günden beri çok ufak iyileştirmeler ile aynı çizgisini korudu. Basit olması sebebiyle de bu cihazlarının 7’den 77’ye tüm kullanıcılara inanılmaz bir hızla yayılmasını sağladı. Geçtiğimiz yıl Apple’ın üst yönetiminde yaşanan büyük değişimden sonra, bu arayüzün artık tamamen yenilenmesi gerektiği yüksek sesle telaffuz edilir oldu. Zira iOS’tan sorumlu başkan yardımcısı Scot Forstall şirketten ayrılmış(!) ve tasarım dahisi Johny Ive şirket içerisinde hem yazılım hem de donanımının tasarımından tek sorumlu kişi olarak ilan edildi. Bugüne kadar iOS Scot Forstall’ın bebeğiydi diye düşünürsek, iOS 7 tamamen Johny Ive’ın imzasını taşıyacaktı.
 
iOS 7, 10 Haziran 2013’deki WWDC’de açıklandığında hepimiz Johny Ive’ın nasıl harikalar yarattığını merak ediyorduk. Ve tanıtım videosunun ardından da bu heyecanla bekleyişimize değdiğini gördük. Tasarım, her bir ikonuna her bir menüsüne ve her bir tuşuna kadar baştan tasarlanmıştı. Daha renkli, daha düz ve daha temiz bir tasarım vardı karşımızda. Windows Phone’un arayüzüne benzer bir yapı kurulmuş ve daha da iyi bir noktaya getirilmişti. Bu yepyeni tasarımı kullanabilmek için 18 Eylül’ü beklememiz gerekecekti.
 
Uzun ve uykusuz geçen gecelerden sonra, dün akşam Türkiye saatiyle 20:00’da iOS 7 indirilmek üzere kullanıcıların hizmetine sunuldu. Tüm dünya gibi biz de deli gibi “check for update” tuşunu aşındırmaya başladık. İlk defa bir update için Apple serverlarının bu kadar çaresiz kaldığını hissettim zira Twitter, “İndiremiyorum!” “Hata veriyor!” yorumlarıyla yıkılıyordu. Ben de yaklaşık 3,5 saat süren bir indirme sürecinden sonra 25 dakikalık yükleme sürecinden sonra gecenin geç saatlerinde iOS 7’i birinci elden deneyimleme şansına eriştim.
 
Tasarım gerçekten de çok sade ve göz alıcı bir güzelliğe sahip. Renkler çok canlı, yeni ve derinlik katma özelliğine sahip duvar kağıtları çok başarılı. Yeni ikonlar arasında beğendiklerim de var (Kamera ikonu, Fotoğraf ikonu vb.) ama gözümün hala alışamadıkları da var, örneğin Safari. Menüler arasında geçişler artık daha akıcı hale gemiş durumda. Mesaj ekranı ve klavye yenilenmiş ve tüm sistem gibi daha modern bir hale gelmiş. Hava Durumu, Takvim, Oyun Merkezi gibi önceki iOS versiyonlarında daha karanlık ve gerçekçi tasarımları nedeniyle modernlikten uzak olan tasarımlar artık tamamen sadelikle yoğurulmuş ve yeniden yaratılmış durumda.
 
Johny Ive, şu ana kadar yaptığı tüm tasarımlarda olduğu gibi iOS 7’de de sadelik ve basitlikle başımızı döndürmeyi başarmış görünüyor.
 
Yeni gelen fonksiyonel özelliklere baktığımız zaman ise, çok etkileyici bir yenilik ile karşılaşmıyoruz. Denetim Merkezi olarak geçen yenilik, Android cihazlarda çok uzun zamandır olan bir özellikti zaten ama iOS cihazlarında da artık bundan yararlanacak olması güzel tabi.
 
iOS 7 artık hayatımıza girdi ve önümüzdeki bir kaç haftalık süreç, çocuk gibi onunla oynayıp heyecanla yeni yeni şeyler keşfettiğimiz günleri beraberinde getirecek.
 
Sonuçta, Apple’ı Apple yapan özelliklerden biri de küçük süprizler ile tüketicilerinin yüzlerini güldürebilmesinden gelmektedir. Mesela Siri ile yaptığım bu küçük sohbet gibi 🙂
 
– Bu yeni düz dizaynı beğendin mi Siri?
– Söylemesem daha iyi, Mert.
 
 

Mesai saatleri içerisinde; #DijitalÜrünYönetimi #DijitalTrendler ile ilgilenir. Mesai saatleri dışındaysa; #Edebiyat, #Öykü, #Roman, #ÇizgiRoman, #Oyunlar ve #Fenerbahçe ile zamanını geçirir. Dünyayı gezmeyi sever, gitmediği şehirlere gitmenin hayalini kurar.

Leave a reply:

Your email address will not be published.